Yazan: Psk. Dan. Nurhak Güven
Yeme bozuklukları genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleriyle ilişkilendirilse de, son yıllarda bu sorunların çocukluk çağında da giderek daha sık ortaya çıktığı gözlenmektedir. Çocuklarda yeme davranışları, yalnızca fizyolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda duygusal düzenleme, kontrol ve güven ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle çocukluk döneminde ortaya çıkan yeme bozuklukları, erken fark edilmediğinde hem fiziksel hem de psikolojik açıdan kalıcı etkiler bırakabilir.
Yeme bozukluğu, bireyin besin alımını, beden ağırlığını veya görünümünü anormal biçimde kontrol etme çabasıyla karakterizedir. Çocuklarda bu durum genellikle “yemek seçme” veya “iştahsızlık” gibi masum görünen davranışlarla başlar; ancak zamanla kaygı, kontrol ihtiyacı ve duygusal dengesizlik gibi altta yatan nedenlerle derinleşebilir.
Çocuk yalnızca belirli gıdaları tüketir, diğerlerini reddeder. Bu durum damak tadından çok, kaygı, duyusal hassasiyetveya kontrol ihtiyacı ile ilişkilidir. Özellikle 5-10 yaş arası çocuklarda sık gözlenir.
Yemek alımı ciddi şekilde kısıtlanır. Çocuk kilo almaktan aşırı korkar ve beden algısı bozulur. Zayıflık bir başarı göstergesi haline gelebilir. Bu bozuklukta öz-değer, çoğu zaman kilo ve görünüm üzerinden tanımlanır.
Aşırı yeme ataklarını, kusma veya aşırı egzersiz gibi telafi davranışları izler. Çocuk yoğun suçluluk ve utanmahisseder. Küçük yaşlarda nadir görülse de, erken dönem belirtiler önemlidir.
Kısa sürede çok fazla yemek tüketme davranışıyla karakterizedir. Yeme eylemi çoğunlukla duygusal boşlukları doldurma işlevi taşır. Sonrasında pişmanlık ve düşük benlik saygısı gelişebilir.
Çocuklarda yeme bozukluklarının tek bir nedeni yoktur. Çoğu vakada biyolojik, psikolojik ve çevresel etkenlerin bir araya geldiği karmaşık bir süreçten söz edilir.
Yeme bozuklukları genellikle sessiz ilerleyen bir problem olduğundan, erken belirtileri fark etmek önemlidir.
Bu belirtiler, çocuğun yemekle değil, duygularıyla mücadele ettiğinin işaretidir.
Çocuklarda yeme bozukluğu yalnızca beslenme alışkanlıklarıyla ilgili değildir; duygusal ifade biçimi olarak da değerlendirilebilir.
Erken fark edilip uygun psikolojik destekle yönlendirildiğinde, çocuk hem beden hem de duygusal dünyasında dengeyi yeniden kazanabilir.
Unutulmamalıdır ki amaç, çocuğun “yemesi” değil; kendini iyi hissetmesidir.