Günlük yaşamın temposu, ilişkiler, iş yükü ve sürekli “iyi olma” beklentisi arasında çoğu zaman duygusal olarak tükenmiş hissederiz. Ancak bu tükenmişlik bazen yalnızca geçici bir yorgunluk değil, depresyonun sessiz bir belirtisi olabilir. Depresyon, yalnızca üzgün hissetmek değildir; ruhsal, bedensel ve bilişsel düzeyde derin etkiler yaratan bir duygudurum bozukluğudur.
Depresyon, kişinin uzun süre boyunca üzüntü, umutsuzluk, isteksizlik gibi duyguları yoğun biçimde yaşamasıyla karakterize edilen bir ruhsal durumdur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre depresyon, dünya genelinde en yaygın görülen ruhsal rahatsızlıklardan biridir ve her yaştan bireyi etkileyebilir.
Depresyonun belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle şu alanlarda kendini gösterir:
Bu belirtilerin iki haftadan uzun sürmesi ve günlük yaşamı olumsuz etkilemesi durumunda, profesyonel destek almak gerekir.
Depresyon genellikle tek bir nedene bağlı değildir. Birçok biyolojik, psikolojik ve çevresel etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar:
Bu nedenle her bireyin depresyon süreci kendine özgüdür.
Depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Erken fark edilmesi, iyileşme sürecini kolaylaştırır.
Unutulmamalıdır ki, yardım istemek bir zayıflık değil; iyileşme yönünde atılan en güçlü adımdır.
Depresyonla mücadele eden bir kişi için en önemli adım, duygularını bastırmadan kabullenmek ve bu süreçte kendine şefkat göstermektir. Her insanın zor dönemleri olabilir; önemli olan, bu süreçte yalnız olmadığını hatırlamaktır.Eğer siz ya da bir yakınınız uzun süredir mutsuzluk, yorgunluk veya umutsuzluk hissediyorsa, bir uzmandan destek almak iyileşme sürecinin başlangıcı olabilir.
Psikodoku olarak, depresyonun yalnızca bir tanı değil, anlaşılmayı bekleyen bir hikâye olduğuna inanıyoruz. Her hikâye gibi, bu da dinlenmeyi ve iyileşmeyi hak eder.